Sağlık

FMF Hastalığı Nedir? FMF Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

Reklamlar

Bu yazımız sizlerin sıklıkla araştırdığı FMF hastalığı nedir sorusunun yanıtını vereceğiz. Bu hastalık kalıtsal olarak nesiller arası geçebilen bir rahatsızlıktır.

FMF Hastalığı Nedir?

Ailesel olarak geçen Akdeniz ateşi olarak tanımlanabilecek bu hastalık, tekrar eden yüksek ateş, karın bölgesinde, akciğerlerde ve eklemlerdeki ağrılar ile kendin belli eden kalıtsal hastalıktır. Genetik bir şekilde nesilden nesile geçen bu hastalık, vücudun kendi kendine tetiklediği iltihaplı ataklar ile belli olan bir hsatalıktır.

Özetle bu hastalık kalıtsal olarak gelen ve vücudumuzun bağışıklık sistemini çökerten bir hastalıktır. Bazı durumlarda organlara da hasar verebilir.

Reklamlar

FMF hastalığı genelde kişide çocukluk döneminde belirti verir. Hastalığın net bir teşhisi yoktur. Hastalık ile ilgili şikayetler kişinin hayatı boyunca devam edebilir. 1970’lerde üretilmiş olan Kolşisin isimli bitkisel bazlı ilaç sayesinde ateş ve ağrı semptomları yüksek oranda kontol altına alınmıştır. Hastalar bu ilacın kullanımı sonrasında çok az ya da hafif derecede şiddetle devam ettiğini belirtmiştir. Böylece kişiler hayatlarına daha kaliteli devam edebilmişlerdir.

FMF hastalığının erken tedavisinde erken teşhis oldukça önemlidir. Erken teşhis ile beraber ilaç tedavisine de başlanmalıdır. Bu durumda belirtileri tekrarlayan kişilerin yakından takip edilmesi elzemdir, aksi durumda teşhis ve tedaviler oldukça gecikebilir.  Romatoloji uzmanı bu hastalığın teşhisi için gidilmesi gereken uzmanlık alanıdır.

Ülkemizde sıklıkla rastlanılan bir hastalık olan FMF hastalığının tanısının erken konması, doğru zamanda tedaviye başlanması, hastanın hayati riskini önemli ölçüde azaltacaktır.

FMF Hastalığı Nedir
FMF Hastalığı Nedir

Fmf Hastalığının Nedenleri Nelerdir?

FMF hastalığı genetik bir hastalıktır ve ülkemizde sıklıkla görülmektedir. Akdeniz bölgesinde yaşayan Yahudi, Ermeni, Arap, Yunan ve Türkler sıklıkla bu hastalığa yakalanan gruplardır. Günümüzde pek çok ülkede bu hastalık sıklıkla görülmektedir. Tüm dünya üzerinde toplam 10 bin Akdeniz Ateşi yani FMF hastası bulunduğu bilinmektedir.

Reklamlar

FMF hastalığı çekinik gen ile nesiller arası aktarılır. Anne ve babasında bu genin mutasyonu olan çocuklarda hastalığın görülme olasılığı fazladır. Ebeveynlerden sadece birinde taşıyıcılık varsa ve diğeri sağlıklıysa çocuklarda belirti vermem durumu oluşabilir.

Hastalık ile ilgili olan bozuk gen 1997 yılında tanımlanmıştır ve günümüzde tanımlaması MEFV genindeji mutasyonlar sonucu organizmanın enflamasyona verdiği yanıtın bozulması tabiri ile tanımlanmıştır. MEFV genindeki mutasyon vücudumuzun eflamasyonunu baskılamasını engeller ama atakların başlangıcı olan fizyolojik etmenler henüz belli değildir.

İlginizi Çekebilir: Mantar Zehirlenmesi Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Fmf Hastalığının Belirtiler Nelerdir?

Bu hastalık için bilinen belirtiler, çoğunlukla çocuklukta ortaya çıkmakla beraber hastalık hiçbir reaksiyon vermeden de seyredebilir. Hastalığın kişiye yaşattığı atakların zamanı değişken olmakla beraber tamamen hastanın sağlık durumu ile alakalıdır.

FMF hastalığında ataklar genel olarak 12 saat ile 3 gün arasında sürmektedir ve hastaların hemen hemen yüzde 90’ında ilk atak 20li yaşların başında belirmektedir.  Eklemlere etki eden bu ataklar bazı durumlarda haftalarca kalabilir.

Yineleyen ateşlenme, ağrılar ve karın, akciğer zarı, kalp zarı gibi bölgelerde tekrar eden iltihaplanma atakları görülebilir. Bu durum ateşe eşlik ederek de görülebilir ateşsiz de görülebilir. Bazı durumlarda ise hastalarda ciltlerinde belirtiler, kas ağrıları da görülebilir. Sürekli tekrarlayan, ataklar şeklinde görülen, çoğu zamanda ateş ve karın ağrısı ile devam eden bir tabloda görülür.

Fmf Hastalığının Belirtiler Nelerdir
Fmf Hastalığının Belirtiler Nelerdir

Hastalık bazı durumlarda hastalar çok uzun süre ataksız devam edebilir. Hastalığı tetikleyen etmenler genelde bilinmemektedir ve enfeksiyonlar ve stresin büyük ölçüde etkili rol oynadığı var sayılmaktadır.

Çocuk yaşta bu hastalığa yakalananlar genelde sürekli hasta gibi bir görüntü çizerler ve günlük işlerini yapmakta da çok zorlanırlar. Hatta bazı durumlarda hastaları yaşadıkları ataklar okullarından alı koyacak şekilde görülebilir.

Akdeniz Ateşinin Belirti Ve Bulguları Nelerdir?

  • Tekrarlayan ateş (38°C’ nin üzerinde)
  • Tekrarlayan karın ağrısı, o kadar şiddetli olur ki apandistleri ya da safra kesesi ağrısı zannedilebilir. 
  • Eklem problemleri (Eklem iltihabı-artrit)
  • Göğüs ağrısı
  • Özellikle dizlerinin altında ve ayaklarda kırmızı bir döküntü
  • Testis torbasında şişme ve hassasiyet
  • Takipler sırasında kanda iltihap oranlarının artması

Ateş ve karın ağrısı bu hastalıkta en sık görülen semptomlardandır. Bunların yanında acı veren ve şişmiş eklem bölgeleri de görülebilir. Genelde 1-2 gün ya da 2 haftaya kadar bu semptomlar kendiliğinden kaybolur. FMF hastalığında eklem tutulmaları genelde sıklıkla ayak bileklerinde ve dizlerde etki etmektedir. Ardından kalça, el bileği, omuz ve dirsekler hastalığın etkisi altına girebilir. Göğüste görülen ağrılar ise genelde tek taraflı ve ateşle beraber gözlemlenir.

FMF Hastalığında Tanı Yöntemleri

Romatolojik hastalıklar şeker gibi kan tahlillerinde net olarak görülmeyebilir. Ailesel olarak geçen FMF yani Akdeniz Ateşi hastalığının ayırıcı özelliği iltihabın vücutta tekrarlaması ve vücutta iltihabın artmasıdır. Hastalıkta ataklar arasında hastalar tamamen normaldir. Hastanın öyküsünü bilen ve hastayı takip eden doktor tarafından teşhis konulur. Genetik testler tanının yapılmasında yardımcı rol oynamakla beraber teşhis için kesin kriter değildir.

FMF Hastalığında Tedavi Yöntemleri
FMF Hastalığında Tedavi Yöntemleri

FMF Hastalığında Tedavi Yöntemleri

Ailesel Akdeniz Ateşi yani FMF hastalığının tedavisi için kullanılan ya da önlenmesinde kullanılan tek ilaç yani amiloidoz gelişimini önleyebilen tek ilaç Kolşisin’dir ve hap formu ile kullanılan birilaçtır. Bu ilaç vücudumuzdaki inflamasyonun azalmasına, atakların önlenmesine yardımcı olan tek ve etkili ilaçtır. İlaç için doğru dozu öğrenmek için doktorunuza danışabilirsiniz.

Kolşissin tedavisini düzenli olarak uygulayan hastalarda atakların sayıları ve şiddeti azlmakta ve amiloid gelişiminin de azaldığı kanıtlanmıştır. Hastaların yüzde 50’sinde nöbetler tamamen yok olurken yüzde 30 ile 40 aralığında bir kısmında ataklara karşı baskınlık sağlanmakta, yüzde 10’luk kısmında ise ataklar kontrol altına alınamamıştır.

Hastaların yaşadıkları atakların sayısının ve şiddetinin azaltılması için mutlaka düzenli Kolşisin tedavisinin uygulanması elzemdir. Bu tedavi ile hastalarda amiloid gelişiminin önüne geçilmektedir. Kolşisin tedavisinin en önemli noktalarından biriside hastalık tam kontrol altına alınıp semptomlar azaltılıp hatta yok edilse bile mutlak suretle düzenli tedaviye devam edilmeli ve hastanın tüm yaşamı boyunca düzenli olarak bu ilacı kullanması gerekmektedir.

Bu ilacın çoğu hastada ilacın yüksek dozda kullanımından ötürü yaygın olarak görülen bazı yan etkileri de mevcuttur. Bunlar;

  • Şişkinlik
  • Mide bulantısı
  • Karın bölgesinde kramplar
  • İshal

Kolşisin kullanımı sırasında iltihaplanmayı önleyecek ek ilaçlar da doktorunuz tarafından verilebilir. Hastalıkta ortaya çıkma ihtimali olan en dikkat edilmesi gereken ve önemli risk ise amiloidoz isimli dokularda fazla protein birikimi ile beraber oluşan bir hastalıktır. Tanıdan önce amiloidoz durumu gelişmişse organlardan herhangi biri zarar görmeden hastanın tedavisi için gerekli ilaçlar hastaya verilir. Dolayısı ile hastanın geçmiş öyküsü ve tekrarlayan ateşi varsa erken tanı için mutlaka bir doktora görünmesinde fayda vardır.

FMF Hastalığı Hakkında Sık Sorulan Sorular
FMF Hastalığı Hakkında Sık Sorulan Sorular

FMF Hastalığı Hakkında Sık Sorulan Sorular

Yazımızın bu bölümünde FMF hastalığı ile ilgili sorularınızı yanıtlamaya çalışacağız. Yine aklınıza gelen soruları yorumlar kısmında bizlere yazabilirsiniz.

FMF hastalığı geçiren hastaların ateş ataklarını azaltmak için neler yapabilirler?

FMF hastalığında tedaviye ek olarak ateş ataklarını azaltmak ya da önlemek için aşağıdaki noktalara dikkat edebilirsiniz.

  • Düzenli ve kaliteli bir uyku düzeni sayesinde bağışıklık sisteminiz güçlü kalacaktır. Bu FMF hastalığında en önemli konulardan birisidir.
  • Stresli bir hayat tarzından uzak durarak nöbetlerin tetiklenmesinin önüne geçebilirsiniz. Stres bu hastalığın en büyük dostudur.
  • Hareketsizlik her türlü hastalığın kapısını açmaktadır. Dolayısı ile gün içinde düzenli egzersizler sayesinde yine stresinizi azaltabilir ve metabolizmanızın daha iyi çalışmasını sağlayabilirsiniz. Bu sayede daha zor hastalanırsınız.
  • Dengeli ve düzenli beslenme yine bağışıklık sisteminizi kuvvetli kılacağı için FMF hastalığındaki ateş atakları başta olmak üzere pek çok rahatsızlıktan da korunabilirsiniz.

Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı Ne Kadar Yaygındır?

Ailevi Akdeniz Ateş Hastalığı, yani FMF Hastalığı ne kadar yaygındır? Soruna verilebilecek cevap nadir görüldüğü şeklinde olabilir. Bu hastalık Batı ülkelerinde 100 bin kişiden yaklaşık iki buçuk kişide görülür. Bu da oldukça düşük bir orandır. Hastalık adından da anlaşılabileceği gibi Akdeniz bölgesinde ve Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde görülmektedir. Bu ülkelerin tamamında her 200 kişiden birinde hastalık görülmektedir.

Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı Türkiye’de Ne Kadar Yaygındır?

Türk toplumunda Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığın görülme sıklığı yüzde 0,1’dir.

Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığının Günlük Yaşam Üzerinde Etkileri Nasıldır?

FMF hastalığı ilerleyen yaşla birlikte genellikle iyileşir ve çoğu hastanın uygun tedaviyle normal bir hayat sürmesi mümkündür. Ancak tedavi sonuçları her ne kadar başarılı olsa da Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığı tamamıyla iyileştirilemez, ömür boyu tedavi edilmesi şarttır. Şöyle ki bu hastalıkla yaşamayı kolaylaştırmak için doktorlarla güvene dayalı bir ilişki geliştirmek önemli bir husustur.

Hastalığın yol açtığı ateş atakları, iltihaplanma ve vücudun çeşitli yerlerinde meydana gelen ağrılar bazen aile ve sosyal hayat üzerinde, işe ve okula devam etmede ve duygusal mutlulukta olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Hastaların bir aile üyesi, güvendiği bir arkadaş veya bir terapistle konuşması, korkularını ve hayal kırıklıklarını ifade etmesine olanak sağlayabilir. Sonuç olarak uygun bir tedavi programıyla birlikte kişiler günlük yaşam normal şekilde devam edebilir, hastalar eğitim, iş, spor faaliyetleri veya sosyal etkinliklere dilediğince katılabilir.

İlknur Gülhan

Reklamlar
Abone ol
Bildir

0 Yorum
Inline Feedbacks
Yorumları Görüntüle

İlgini çekti mi? Bunlara da bakabilirsin

Reklamlar
Başa dön tuşu
0
Düşüncelerinizi yazabilirsinizx